Sosyalizme Oynamak (Paolo Pedercini ile Söyleşi)

 

Bilgisayar oyunları bize kapitalizm ve sosyalizm hakkında neler öğretebilir? Radikal oyun tasarımcısı Paolo Pedercini ile yapılan söyleşiden tadımlık bir parçayı sizin için çevirdik. Will Partin'in Jacobin'de yayınlanan söyleşisinin tamamı şurada.

Will Partin:

Az önce sözünü ettiğin bir şey dikkatimi çekti. Oyun teknolojilerine erişim açısından [Batı’dan] geride olmamasına karşın Sovyetler Birliği’nde zengin bir oyun kültürü olmadığını söyledin. Bunu biraz daha açar mısın?

 

Paolo Pedercini: 

Sovyetler Birliği’ndeki oyunlara dair çok az araştırma var, en azından İngilizce’de. Günümüze ulaşan atari kabinlerinden biliyoruz ki oyunların adları Batılı ürünlerden türetilmişti.

 

Bana kalırsa bunun nedeni, 1959’de yaşanan, Amerikalıların kendi ortadirek ev modellerini Rusya’da sergileyip kapitalist yaşam tarzının üstünlüğünü savundukları meşhur “Mutfak Tartışması”nın akabinde üretilmiş olmaları. Bu tartışma Kruşçev’i tüketim mallarına ve modern konforlara daha fazla kaynak ayırmaya itti. Dolayısıyla bu ilk Sovyet oyunları muhtemelen organik ve esaslı bir çaba olmaktan ziyade sembolik bir Batı’yı yakalama hamlesinin ürünüydü.

 

Yine de [bu oyunlarda] göze çarpan belli başlı ideolojik özellikler var. Gördüğümüz kadarıyla en yüksek skor yok (bireyselciliği teşvik etmemek için olsa gerek) ve her oyun için ödenmesi gereken ücret hayli yüksek (muhtemelen bağımlılığa engel olmak ya da atari kabinlerinin kısıtlı sayısı ile baş edebilmek için). Çoğu oyunun bir tür askeri teması var ve beceriye dayalı oyunlar. Bu da herhalde yapılan yatırımı faydacı veya ideolojik açıdan meşrulaştırma niyeti taşıyor.

 

1980’lerde Doğu Bloğu’nda daha bağımsız girişimler görülmeye başlıyor; örneğin Doğu Avrupa folklorundan öğeler taşıyan oyunlar, evde geliştirilmiş oyunlar, ve demoscene gibi ilk yaratıcı yazılımlar.

 

Tabii bir de Tetris var. İlk olarak bir araştırma kurumunda teknik bir test olarak ortaya çıkıp yan proje olarak geliştiriliyor ve nihayet virüs gibi yayılıyor. Tıpkı kendisinden yirmi sene önce Batı’da SpaceWar! oyununun yaptığı gibi!

 

Bence Tetris gibi tartışmasız harikulade bir oyunu küresel bir fenomen haline getirenin Britanyalı bir şirket olması, Doğu Bloğu’nda dijital eğlence üzerindenki baskıcı iklimin bir göstergesi.

...

 

Will Partin: 

Bence oyunların genel olarak sosyalizm-yanlısı olmaktan ziyade neoliberalizm-karşıtı. Peki kapitalizmin korkunçluklarını teşhis etmekle kalmayıp makul alternatifler ortaya koyma konusunda oyunlar nasıl bir rol oynayabilir?

 

Paolo Pedercini:

Bu uzun süredir kafa patlattığım bir şey.

 

Bilgisayar oyunlarının denetime ve araçsal rasyonelliğe dönük sibernetik eğilimini, bürokratik kapitalist ve neoliberal sistemleri eleştirmek veya hicvetmek için kullanmak kolay. Fakat öte yandan ütopyacı oyunların, oyuncuların gerçeklerden kaçma kolaycılığına düşmesine ve güç fantezilerine kapılmasına neden olarak rahatlatıcı (cathartic) bir etki yaratmasından korkuyorum.

 

Nova Alea (mutenalaştırma hakkında) ve To Build a Better Mousetrap (yönetsel kapitalizm hakkında) adlı oyunlarımda, bir yandan mevcut kapitalizm içindeki ana çatışkıları muhafaza ederken, bu gerilimleri müzakereye sokarak daha arzu edilebilir sonuçlar üretmeye çalıştım.

 

Ama haklısın, galiba artık daha iyi bir geleceğin dinamik ve oynanabilir tasavvurlarını bulup ortaya koyma vakti geldi. Burada kilit unsur, sosyalist dünyanın tarihin sonu olmadığını, yani barışçıl, çatışmasız, ütopik, vb. bir dünya olmadığını aktarabilmek olacaktır. Aksine, tam da tüm insanlara ve üzerinde yaşadığımız gezegene iyi gelecek çözümler üzerine çalışmaya başlayabileceğimiz koşullar demektir.

 

 

Çeviri: Eray Sarıot (Ludozofi)